Şu hayat çok garip bir şey! Tarifi bile zor.
Aynı zamanda çok tarifli bir yönü de var.
Önüne gelen bir tarif yapabilir, hayatın…
Bana göre herkesin kendi yaşamına kattığı anlam, kendi hayat tarifidir.
Dille yapılan tariften söz etmiyorum ben? Dille herkes birçok tarif yapabilir.
Önemli olan yaşayarak anlatmak.
Fiili davranış…
Kişinin özünde olan anlamlı yaşama… Kişiliğine yansımış, artık o olmuş olan yaşama…
Hayatın ta kendisi yani!
Anlamlı yaşamanın zenginlik ya da fakirlikle bir ilgisi yok. Dağda yaşamak ya da kentte yaşamakla da bir ilgisi yok.
Gayet tabi köyde 70-80 yıl yaşayıp ölen biri, kentte 70-80 yıl yaşayıp ölen birinden daha anlamlı yaşayabilir.
Yaratıcının emirleriyle de bir alakası yok. Çünkü: insan istese yaratıcıya isyan edebilir, emirlerine uymayabilir.
İşte bu yüzden hayat çok garip bir şey!
Hayatını anlamlandırmak, insanın kendi elinde! Aynı zamanda anlamsızlaştırmakta… İnsan istediği şekilde hayatına anlam katabilir. Yön verebilir.
Peki! Hayat’ı anlamlı kılan şey nedir?
Kişinin hayat kıstası ne olmalıdır?
Bence yaşadığın toplum içerisinde yapılan bir haksızlığa karşı, çağa uygun bir şekilde, dürüst ve tarafsız olarak mücadele edip, onurluca tepki gösterip, cesaretle karşı gelerek o haksızlığı kabullenmemek ve samimi olarak -haksızlık yapmadan sırasıyla fiille, dille, kalple- bertaraf etmeye çalışmaktır.
Kur’an’ın deyimiyle “İyi, güzel ve doğru”nun peşinde yol almaktır.
Çünkü; insanın, evladına ve insanlığa bırakacağı en büyük mirası onurlu ve dürüst yaşamıdır.
Şunu bilmek gerekir; Hayatımız, onurumuzdan daha değerli değildir.
Ancak onurlu bir hayat, hayat sayılır.
Hayata anlam katan insanın adaletli ve ahlaklı bir şekilde haksızlığı görüp yine bulunduğu çağa ve duruma göre hareket etmesi, itiraz etmesi ve haksızlığa karşı dik bir duruş sergilemesidir. Mücadele etmesidir. Ölümüne mücadele etmek, hem de ölene kadar… Bıkmadan…
Peki! Anlamlı yaşama herkeste eşit midir?
Hayır, tabi ki!
Herkeste şartlar farklı, imkânlar farklı, kabiliyetler farklı, birikim farklı…
Herkeste ilim seviyesi farklı, eyleme geçme şekli farklı, duruşu farklı…
Bu yüzden hiçbir insanın anlamlı yaşamı dahi! eşit değildir.
Derece ve seviye farkı vardır.
Bence; bu mücadelenin şiddeti ölçüsünde, insanların hayatı anlam kazanır.
Bu da; insanın samimiyet derecesi, gayreti ve cesareti ile doğru orantılıdır.
Dinde; takva dedikleri şey de bu işte!
Takvanın büyüklüğü de; mücadelenin şiddetine, azme, emeğe, bilgiye, deneyime bağlıdır.