Dünyanın iktisadi kaderine musallat olmak isteyen Amerika, petrol imparatorluğunu Irak saldırısıyla takip ediyor. Amerika’nın Ortadoğu ve özellikle Fars körfezi ve Irak’ta doğrudan bulunmak için bir çok mazeret, sebep, amaç ve saikleri var. Bu varlık, Washington’un dost ve düşman ülkeleri arasında hafif ağır, olumlu olumsuz bir çok tepkilere neden oluyor. Öte yandan uzmanların bu varlık ve Amerika’nın tek yanlı isteklerini dayatmalarını irdelemesi, bu varlığın sebeplerini daha derin araştırmak gerektiğini ve esas sebebi olan iktisadi gerekçelerin daha az ele alındığını gösteriyor.
Bence Amerika’nın Ortadoğu ve Irak’taki doğrudan varlığının temeli, tarihi ve iktisadi gerekçelere dayanıyor ve asla kısa vadeli amaçlar gütmüyor. Kısa vade konusunda Amerika, bölgedeki varlığını tevil etmek için sadece mazeret üretirken, bu varlığın iktisadi amacını dünya üzerinde Amerika’nın iktisadi sultasını pekiştirmek şeklinde açıklamak mümkün. 2. dünya savaşından sonra Amerika, Marshall planını gündeme getirmek ve iktisadi yardımlar yapmak suretiyle dünyanın iktisadi hareket ve gelişmesini ele geçirmek istedi ve sürekli dünyanın en üstün iktisadi gücü olmaya çalıştı, ancak bu stratejinin 21. yüzyılda tehlikeye düştüğünü farketti.
Avrupa Birliği’nin oluşması ve ortak paraları yani Yuro’nun tedavüle girmesi, Beyaz Saray’ı uyaran ilk ciddi belirtiydi ki Amerika’lı devlet adamlarını dünyanın tek üstün iktisadi gücü olma düşüncesinden vazgeçmeleri gerektiğine inandırdı. APEK ve ACEAN’ın doğu Asya’da ortaya çıkması, Çin’in yavaş yavaş gelişen iktisadi atağı ve Rusya iktisadi ejderhasının kış uykusundan uyanması, Amerika’nın asla benimsemek istemediği çok kutuplu bir dünya ekonomisinin ciddi uyarılarıydı. Amerika’nın dünya genelinde izlediği iktisadi strateji, Washington’un mutlak iktisadi üstünlüğünü korumaktır.
Bu strateji, Amerika ile dünyanın diğer iktisadi güçleri arasındaki uçurumun açık bir farkla korunmasına dayanır.Bu uçurumun telafi edilmesi Amerika’nın iktisadi despotluğunun zararınadır. Ancak Amerika dışındaki iktisadi güçlerin gelişen ekonomisi, Amerika’nın dünya genelinde gayri safi üretiminin 20. yüzyılda %38’den 21. Yüzyılda %18’lere düşmesine sebep oldu.
Avrupa, Rusya ve ACEAN’ın iktisadi bütünleşmesi, Amerika’yı birinci iktisadi konumdan 2. sıraya düşmesine sebep olur, bu da Amerika’nın iktisadi çöküşü anlamındadır. Washington ilkin bu çöküşü militarist eğilimle telafi etmek istiyor ve gereken uygun zemini hazırlamak için ilk olarak Irak’ı seçmiş bulunuyor. Bu seçimin sebebi, dünya kamuoyu ve müslümanların Saddam rejimine sıcak bakmamasıydı. Ancak unutmamak gerekir ki, Irak sadece bir aşamadır ve Amerika’nın iktisadi imparatorluk planında bir ilk sayılıp asla kesin ve nihai amaç değildir. Bizzat dünya ticaret örgütünün kurallarından biri olan Amerika iş gücü piyasası, sermaye, para ve şeffaf rekabet ilkelerine dayanarak sağlıklı bir iktisat yapısına kavuşabileceğini düşünüyordu. Ancak günümüzde Amerika bu anlayışın artık Amearika’nın iktisadi amaçlarını temin edemeyeceğini ve yakın gelecekte Amerika’nın süper iktisadi gücünü etkileyeceğini düşünüyor.
İktisadi çöküşünü engellemek isteyen Washinton tarihi bir strateji, ancak yeni bir taktik izleyerek dünyanın enerji ve petrol piyasalarını ele geçirmek istiyor. İşte bu noktada petrolün Batı ekonomisinde önemi gün ışığına çıkıyor. Amerika bir yandan enerji ve petrol piyasalarını, öte yandan Ortadoğu ile Doğu Asya’da tüketim piyasasını denetlemek suretiyle diğer ülkelerin iktisadi gelişmelerini frenleyebileceğini biliyor. Bu stratejinin dönüm noktası ise Ortadoğu enerji ve petrol piyasalarına silah ve diğer tüketim piyasalarına musallat olmaktır.
Siyasi coğrafi konumu ve zengin doğal gaz ve petrol yataklarıyla Ortadoğu bölgesi Amerika için fevkalade önemlidir. Fars körfezini de içinde bulunduran bölge, dünyanın iktisadi gelişmesini belirleyen faktördür. Bu bölgede doğrudan bulunan her ülke, dünyanın iktisadi sürecini denetim altına alma şansına kavuşur. Buradaki enerji kaynakları,dünyanın sanayileşmiş ülkeleri ve çok uluslu firmalarının iktisadi damarlarının burada atmasına sebep olmuştur. Siyah altın petrol, Irak’ta bolca bulunur. Bu ülkenin petrol stoku 12.5 milyar varildir ve Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın 2. Petrol ülkesi sayılır.
Dolayısıyla kim Irak’ın petrolünü ele geçirirse dünya petrol piyasasını etki altına alarak bu yoldan dünyanın diğer ülkeleri ve özellikle sanayileşmiş ülkelerin iktisadi gelişmesini etkileyebilir. 3. dünya ülkelerinin siyasi ve iktisadi kaderini IMF ve dünya bankasını kurarak kendi denetimi altına alan Amerika,şimdi de dünyanın gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerinin siyasi ve iktisadi kaderini kontrol altına almak istiyor. Bu amacın gerçekleşmesi için Amerika, Irak ve Suudi Arabistan başka olmak üzere Ortadoğu’nun enerji kaynaklarına musallat olmak istiyor ve hatta nisbi olarak musallat olmaya razı olmuyor. İşte bu noktada neden Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın eski müttefikleri Irak meselesinde Amerika ile işbirliği yapmadığı açıklık kazanıyor. Irak’ın petrol zenginliklerine musallat olmak ilk etapta Rusya’nın iktisadi ve petrole dayalı çıkarlarını tehdit ediyor. Çünkü Rusya’nın Irak’la 23 yıl sonrasına kadar uzanan önemli petrol anlaşmaları var. Bir çok uzmana göre Amerika’nın Irak’a saldırması bölgesel istikrarsız, iktisadi istikrarsızlığı ve ardından da uluslararası krizi beraberinde getirecektir. Şu anda Amerika’lı petrol firmaları Irak’ın petrol bölgelerinde teknik ve iktisadi çalışmalarına başlamış bulunuyor. Suudi Arabistan’ın eski petrol bakanı Amerika’nın Irak saldırısını bu ülkenin petrol zenginliklerine musallat olmak şeklinde yorumluyor ve ardından “sıra Suudi Arabistan’da” diyor.
Amerika ayrıca OPEK’in dünya petrol piyasalarındaki başarısından dolayı rahatsızlık duyuyor ve Irak’ın petrol kaynaklarını ele geçirerek OPEK’in dünya petrol piyasalarındaki egemenliğini noktalamak istiyor. Bilindiği üzere Amerika,petrol ihtiyacının %61’ini ithal ediyor ve ham petrolün bir gün biteceğinin bilincinde olan Amerika, bölgenin petrol kaynaklarını ele geçirerek gelişmiş ülkelerle arasındaki mesafeyi açmak ve kendini mutlak bir güç haline getirmek istiyor. Ortadoğu petrolüne musallat olmak Amerika’nın bu amacına hizmet edebilir,ancak unutmamak gerekir ki bu teori ne uygulanabilir, ne de şartlar Amerika’ya bu stratejiyi hayata geçirmeye izin verir. Amerika’nın tek yanlı politikalarına Avrupa’nın karşı çıkması, bunun belirtilerinden biri sayılır. Çin ve Japonya da Washington’un bu hilesinin farkındadır ve Rusya uzun süreden beri bu tür hile ve komplolarla boğuşuyor. Buna göre neden Amerika’nın her şeye rağmen Irak’a saldırdığı daha iyi anlaşılıyor. Ama Amerika’lıların bilmesi gereken bir gerçek var: Dünyada siyasi, askeri, iktisadi, hiç bir alanda mutlak dokunulmazlık söz konusu olamaz ve mutlak iktisadi dokunulmazlık gerçekte dokunulabilirlik anlamındadır.
Sabrali Allahyari
ırıb