8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla yazmak istemezdim. İstemezdim diyorum çünkü erkek-egemen’liğinin kapladığı yazınsal alanı 8 Mart hakkında –ne kadar kadının yanında,kadına dair de olsa– bir de ben bir erkek olarak işgal etmek istemem doğrusu. Zira kadının hak arayışı ve mücadelesinde –elbette erkeklerin de söyleyeceği, söylemesi gereken şeyler vardır– öne çıkanlar erkekler olmamalı.
Bu yazı kadının öneminden girip, nasıl ezildiğinden çıkan ve biz sorun çıkaran erkekleri de yetiştirenlerin aslında kadınlar olduğunu da vurgulayan bir yazı da değil.
Günün anlam ve öneminden ziyade Hatice’nin facebook duvarına düştüğü yazısının anlam ve önemi daha öncelikli benim için. Zira sembolik olarak “kadın sorunu”na dikkat çekilen bir gün olsa da 8 Mart, ben kendi iç sorgulamalarıyla cesaretle hesaplaşmaya çalışan “2 kırmızı başlıklı kız”ın facebook ormanına yansıyan sorgularına dikkat çekmek istedim.
Hatice kardeşimin kendisinden izin alarak facebook duvarındaki resmi ve altındaki yazıyı aynen aktarıyorum:
Budur !
Kurumsallaşmış dinler insanları kölelestirmekten başka bi ise yaramaz, emevilerin siyasi politikalarina alet edinilmis ve saltanatin temsilli olan ve döneminin gücünü yansitan şu mimari eserler “Allah’in evi” olarak her ne kadar lanse edilse de sizce ole midir ? Hayir !
Birliğin timsali cuma’nin tiimsali, cemevlerinin timsali birlikteliğin timsali mekanlar sizce gerceekten de ole mi? ? Hayir !
Ezber bozmalardayiz kardesimle birlikte !”
{Hatiche Dağlı}
“Kardeşliğin, birlikteliğin, barisin her bi 5 vakitte iste bu mekanlarda canlanacağini öğretmislerdi bize, ama abla bisi soracam; niye Allah bizden bunu istiyor nie namaz kilarak kendisinin önünde eğilmemizi istiyyor, peygamber miraci yasamis mi gercekten, camiler niye var ki, gercekten Allahin evi ise oralar niye sokakta yasayan insanlar var ki onlar nie orda kalmiolar Allah bencil mi, fajkirleri sevmio mu o nie buralarda sadece ona tappinilio, niye nie :((( Bide abla, ben bunlari sorruyorum ya diolar ki günaha giriosun, gercekten ole mi 🙁
Ben bole sorguluyorum diye Allah beni artik sevmez mi, o da mi diktator yoksa 🙁
Ama o zaman nasil merhamet sahibiymis ki o ??”
{Sümeyra Dağlı }
İsimiz zor welle !
Nasıl sorular ama?
Hep olumsuz örnekler vererek yazacak değiliz ya.
17’sinde 19’unda üzerilerine giydirilmiş sözde dindarlık kalıplarını sorgulayan cesur yürekler değil mi?
Bu genç yürekler boylarından büyük sorular ve sorgulamalarla kendi dünyalarında kimselere ilişmeden kimselere dokunmadan yaşayıp gidiyor olabilirler.
Onları ve nicesini farketmeden gündelik hayatın siyaseti politikası gündemi tasası derken aslında aklını kiraya vermeden düşünmeye çalışan bu güzel yürekler bir teşekkürü haketmiyor mu?
Bence fazlası ile…
Madem 8 Mart’tayız. Ve Konu Kadın Hakları…
Alın size kendi putlarını kıracak cesareti toplayarak yetişen yurdum genç feminlerinden cesur sorgulamalar…
Onlar önlerinden yürüyerek geçtikleri camilere bakarak kurumsal din’in hem tarihi ile hem teolojisi ile hem de günümüze yansıyan halleri ile ilgileniyorlar.
Ve kardeş Sümeyra’nın o çarpıcı sorusu:
“camiler niye var ki, gercekten Allahin evi ise oralar niye sokakta yasayan insanlar var ki onlar nie orda kalmiolar Allah bencil mi, fajkirleri sevmio mu o nie buralarda sadece ona tappinilio, niye nie :(((”
Sahi, Allah’ın evi olarak lanse edilen camilerde Allah’ın kendileri ile beraber olduğu mazlumlar neden kalamıyor?
Siz yazın camilere alınacak klimalar için para toplayan cemaatler, evsizlerin yaklaşan yaz mevsiminden dolayı nasıl mutsuz olduklarını da biliyor musunuz? . Yazıya tıklarsanız cevabını öğrenebilirsiniz…
8 Mart’lar bitmez ki ülkemin her günü 8 Mart olsa ne olur? “Hiç bir şey olmaz” ya da “Her şey düzelir” karşıtlıklarında cevaplar savurmayacağım. Çok şey olur da ya da az şey olur; bilemem.
Lakin eğer bir şey olacaksa bu kızların yüreklerindeki saflık, akıllarındaki dirilik ve gözlerindeki ışık ile olur…
Bu kızlar “on yılda on beş milyon genç yaratmak” isteyen fabrikaların üretim dışı- defolu beyinlerdir.
Bu kızlar, kendini Laik zanneden ama gerçekte Bizantist olan bir ülkenin uygun vatandaş üretebilmek için dayattığı Sünni-Hanefi-Eşari-Mürcie formasyonun ve müfredatlarının ortasından itiraz eden karakterleridir.
Bu abla-kardeşin sorularında yanlışlar olabilir. Yahut aradıkları cevaplar çok yakınlarında da olabilir. Küstahça da bulunabilir. Yahut komik gelebilir. Hiç önemli değil.
Ama soru sorarak, sorgulayarak, düşerek, kalkarak, kafası karışarak, anlayarak, anlamlandırarak zamanın ruhunun sözünü omuzlarında taşıyacaklardır, bu iki güzel yürek.
8 Mart haftası kadınların nasıl ezildiklerini, erkeklerin ne kadar zalim olduklarını, haksızlıkları, hesapsızlıkları fazlasıyla anlatacaklar.
Ben kendi köşemde kendileriyle zaman zaman karşılaştığım, her karşılaşmamız da ise geleneğin ve modern dünyanın tabularına tokat sallamış bu bacılarla karşılaşıyorum.
Umutsuz ev kadınlarına, emekçi kadınlara, 8 Mart’çılara, Din afyonlaştırır diyenlere; Teolojinin ve felsefenin ortasından okullarında, sokaklarda, kaldırımlarda baş kaldıran, itiraz eden ve etrafımızda cıvıldayan bu güzel kardeşlerimizi acizane duyurmak isterim.
Bakın, böyle kızlar da var! Gündemlerimize girmeyen güzel örnekler olarak… Bahsetmediğimiz….
Derin analizler, açılımlar, tespitler yerine yanımızda yöremizde büyüyen, genç yüreklerine İbrahimî sorular sığdırmış bu güzel canlara dair bir not düşebilmek amacı ile…
Son söz:
Yolunuz çamurlu ve dikenli olsa da bahtınız: dostluğunuz- ve kavganız açık olsun…