1,5 milyona yakın Çerkesin Çarlık Rusyası’ndan sürgün edilişinin üzerinden 153 yıl geçti. İtalyan tarihçi Grassi sürgünü anlattı
MELTEM YILMAZ @meltemmmylmz
Çerkeslerin Çarlık Rusyası’ndan sürgüne tabi tutulmasının üzerinden 153 yıl geçti. Çarlık Rusyası ile Osmanlı arasında 21 Mayıs 1864’de Soçi yakınlarında Kbaada Vadisi’ndeki savaşın Çarlık Rusyası’nın galibiyetiyle sonuçlanmasının ardından başlayan sürgünde resmi olmayan rakamlara göre 1,5 milyona yakın Çerkes zorla göç ettirildi. Yol şartları, salgın hastalıklar, açlık gibi nedenlerden dolayı 400-500 bin kişi hayatını kaybetti.
Ünlü İtalyan tarihçi İtalya’nın La Sapienze Üniversitesi Öğretim Üyesi Türkolog Dr. Fabio Grassi yeni çalışması “Yeni Bir Vatan: Çerkeslerin Osmanlı İmparatorluğu’na Zorunlu Göçü” ile Türkiyeli okuyucuyla buluşmaya hazırlanıyor. Grassi kitabına ve 21 Mayıs Çerkes Sürgünü Anma Günü’ne ilişkin ilişkin BirGün’ün sorularını yanıtladı.
»Yeni kitabınız “Yeni Bir Vatan: Çerkeslerin Osmanlı İmparatorluğu’na Zorunlu Göçü” Türkiye’de de Tarihçi Kitabevi tarafından okuyucuyla buluştu. Okuyucu bu kitapta ne bulacak?
Bu kitapta okuyucu, Çar İmparatorluğu’nun Çerkesleri neden, ne zaman ve nasıl katlettiği ve ait oldukları topraklardan –büyük kayıplarla- sürdüğünü bulacak. Aynı zamanda, katliamdan ve sürgünden sonra hayatta kalan Çerkeslerin nasıl Osmanlı İmparatorluğu’nun Müslüman toplumuyla bütünleştiği ve Türk ulusunun bir parçası haline geldiğini de. Çerkeslerin trajik tarihinin neden Türkiye’de gündemi oluşturan tartışmalarda yer almadığı ve yurtdışında büyük ölçüde göz ardı edildiği hakkında ciddi ve adil bir anlatım olduğunu düşünüyorum.
» Zorunlu göç, Türkiye’deki Çerkes kimliğini nasıl şekillendirdi?
Çerkes / Kuzey Çerkes bağlantılı birçok yerde çok sayıda önemli şahsın Çerkes / Kuzey Çerkes kökenlerine sahip olduğunu okuyabilirsiniz. Genele bakıldığı zaman, mültecilerin Osmanlı Müslüman halkı ile bütünleşmesi başarılı bir süreç olmuştur, ancak bu başarı anlaşılacağı üzere kimlik bağlamında bazı fedakârlıklar yapılması anlamına gelmiştir. Daha sonraki yıllarda Sadece gayrimüslim azınlıklar fiilen ve belirsiz bir şekilde ayrı bir bütün olarak bir kenarda durmaya zorlanmış/durmalarına izin verilmiş ve diğer tüm topluluklar çelik gibi bir birlik, Türk Ulusu haline gelmek zorunda kalmıştı. Kendisi bir göçmen olan Atatürk, Türkiye’de ne kadar göçmenin yaşadığının farkındaydı. O içeriye ve ileriye bakan bir ulus istiyordu. Dolayısıyla, Çerkes kimliğinin kamu alanında görülmeye başlaması sadece çok partili dönem ile birlikte mümkün olmuştur.
»Cumhuriyet Türkiyesi’nin ulus yaratma sürecinde azınlıkları nasıl konumlandırdığını somutlaştırır mısınız?
Mustafa Kemal Atatürk, insanoğlu için bir tek medeniyet ve gerekli bir yol haritası olduğundan mutlak bir şekilde emin olmuş bir adamdı ve bu yol haritası Batı kültürü tarafından çizilmişti. Tıpkı Batılılar gibi o da geleneksel toplulukların direncini büyük ölçüde hafife aldı. Bununla birlikte, onun maddi şartları altında fakirler fazla teselli bulamadı. Ayrıca, bazı topluluklar ‘Türkleştirmeyi’ kabul etmedi. Bunun sonucunda, devlet ile toplumun büyük kesimleri arasında kalıcı anlaşmazlıklar çoğaldı.