Tarihte her toplumsal sözleşmenin sağlıklı ve tutarlı bir bütünlük arz etmesi için, zorunlu bir hazırlık aşaması vardır. Belirli ve şeffaf bir mutabakat zemini ve kavramsal temel oluşturulmadan anayasa yapılmaz, yapılsa da bu metin, mutlaka bozuntuya uğramak zorunda olan bir metindir.
Bugün yeni bir anayasa için mecliste kollar sıvandı ve bir komisyon oluştu. Ancak toplumsal yaşamda; özgürlükçü, eşitlikçi bir anayasanın gereği olan hukuki özgürlükler, düşünceyi ifade etme ve örgütleme özgürlüğü var mıdır? Anayasa hazırlıkları için yürütülecek tartışmalarda, yargı bağımsızlığı var mıdır? İktidarın denetimindeki medya ve örtülü ödeneklerle kurulan STK’lar ağıyla örülen toplumun, yeni anayasanın içeriği ve özü konusunda, tarafsız ve bağımsız bir sorgulama ve özgür iradesiyle karar verme hak ve sürecini içselleştirebilmesi mümkün müdür? Özerk ve tarafsız olan kurumların şu anki duruşları ne kadar tarafsız ve özerktir? (Örneğin TRT ve Üniversiteler)
Mevcut Anayasanın birçok maddesinin fiili olarak askıya alındığı, Cumhurbaşkanının yetkilerinin mevcut anayasa sınırlarının ötesinde fiili bir hal aldığı bu koşullarda, toplumdaki anayasal farkındalık bilincinin, güçlü ve sağlıklı olduğu, tartışmalı ve kuşkuludur. Bindirilmiş kıtaların mobilize olduğu meydanlardaki gösteriler, iktidarın güç zehirlenmesini ve kitlelerin yanılgı türbülansını güçlendirmektedir. Kitleler, kuşatılmış bir simülasyon içinde homojenleşmekte ve robotlaşmaktadır.
İktidarın topluma kurduğu kapan ve hegomonya, derin bir kuyunun dibinden görülen gökyüzü gibi, farklılıkların beslendiği ufku daraltan ve sınırlayan bir güçtür. İnsanların çoğunluğu bu kuyudan bakarak anayasa hakkında konuşmaktadır. Siyasal partilerin bazıları, seçim başarılarını, etnik ve dinsel kimliklere göre iradevî olarak sürdürülen ayrışma ve çatışmaya bağlayarak kazanmıştır. Anayasanın hazırlık aşamasının, tam bir çatışmasızlık ortamı ve etkin bir yargı bağımsızlığı oluşturulmadan başlatılması en vahim hatadır. Çatışmalı ortamı sürdürerek yazılan bir anayasanın meşruiyeti tartışmalıdır ve bu metin, kısa zamanda toplumdaki memnuniyetsizlik ve tepkilerle sarsılır. Çatışmayı görmezden gelen anayasa metinlerinin, toplumda bir karşılığı yoktur.
Yeni anayasanın hazırlık aşamasının sağlıklı tamamlanması için, öncelikle TCK değiştirilmeli, asgari çatışmasızlık ve asgari özgürlük zemini yaratılmalıdır. Bunu başardıktan sonra, anayasa yapım aşamasına geçen ülkeler (*) başarılı olmuş, torba yasa şeklinde sunan diğerleri başarısız kalmıştır.
Anayasanın yapıcısı; en adil, en nitelikli ve etkili bir temsiliyete ulaşabilmek için, bütün farklılıkları hoşgörüyle sindirilebilecek bir kurucu meclis olmalıdır. Bu meclis, atama bir meclis değil, bütün partilerden bağımsız bir organ işlevini taşıyabilmesi için, olabildiğince bağımsız adayların, halk oyuyla seçildiği bir meclis olmalıdır. Anayasanın çatışmacı değil, uzlaşmacı bir metin olması zorunludur. Elbette kurucu meclis, bir yürütme organı değildir ve anayasa metnini, topluma özümsetip sonuçlandırdıktan sonra dağılacaktır. Anayasa maddelerinin önemli görülenleri, bu meclis tarafından ayrı ayrı referanduma sunulmalıdır. Torba veya paket halinde topluma sunulan bir metnin referandumu, toplumda ayrışmayı ve diktatörlüğü pekiştirir.
__________________
(*) Finlandiya, İzlanda, İspanya, Güney Afrika.